Bir benzin istasyonunda çalışan genç, mesaisine sakal tıraşı olmadan gelince işvereninden uyarı aldı ancak uyarıları görmezden gelen genç, tekrar sakallı işe gelince kovuldu.
İşten çıkartılan genç, hemen İş Mahkemesi’ne koştu. Davalı şirketin benzin istasyonunda 5 yıldır meydancı olarak aralıksız bir şekilde çalıştığını, işe tıraş olmadan gelmesi nedeniyle iş akdine son verildiği iddiasında bulundu. İşinden ayrılmak zorunda kaldığını ve bu konuyu Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne şikayete taşıdığını, iş müfettişlerince rapor düzenlendiğini, davalı olan iş yerinde kılık kıyafet yönetmeliği ile ilgili herhangi bir yazılı kural olmadığını belirtti.
Bu hususun yasaya göre haklı fesih hallerinden biri olmadığı iddiasında bulunarak; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalı işyerinden tahsil edilmesini istedi. Mahkemede savunma yapan davalı şirket sahibi ise davacı kişinin kovulmasına neden olan olayın sadece işe tıraş olmadan gelmesinin dışında, amirinin bu konuda yapmış olduğu uyarısına karşı çıkması ve ertesi gün yine aynı şekilde işe gelmesi olduğunu ileri sürdü.
Olayın hemen ardından da izin almadan ve haber vermeden iş yerinden giderek devamsızlık yapmış olması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini, davacı kişinin yıllık izin haklarını çalıştığı sürece hep dilediği biçimde parçalara ayırarak ve istediği sayıda parçalar halinde kullanabildiğini savunarak, davanın reddi istendi.
İş Mahkemesi, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabul edilmesine karar verdi. Kararı yasal süresi içerisinde davalı tarafın avukatı temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin kullandırılmayan izin süreleri için bir ücret hakkının olup olmadığı noktasında yaşanan tartışmalara dikkat çekti.
Karara göre, talep döneminde yürürlükteki İş Kanunu’nun 56/3. maddesine göre izinlerin 10 günün altında olmamak üzere parça parça kullandırılabileceği öngörülmüş ise de, bu konuda Dairenin yerleşik uygulaması yıllık iznin işçinin isteği ile 10 günün altında da kullandırılsa geçerli olduğu yönünde olduğudur. Bu sebeple mahkeme tarafından yapılacak iş, davacı kişinin yıllık izinlerinin kullandırıldığına dair belgeler göz önünde bulundurularak, bilirkişinin bu açıdaki değerlendirmesine göre karar vermek olduğu söylendi. Kararda, Yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu, bozmayı gerektirdiği belirtilirken, mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verildiği bildirildi.