Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir.” dedi.
Sosyal medya şirketlerine hitap eden Erdoğan, “İyi niyetli çabalarımıza gönüllü destek vermezlerse Türkiye her şartta vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecek.” dedi.
4’üncüsü düzenlenen TRT World Forum’a Cumhurbaşkanı Erdoğan, video konferans yöntemiyle canlı katılım gösterdi. Erdoğan bu yılki forumun ‘Salgın Sonrası Dünya’da Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler’ temasıyla düzenlendiğine değindi. İki gün boyunca oturumlar çevrimiçi olarak düzenlenecek ve bu oturumlarda dijitalleşmeden teknolojiye, ticaretten Suriye, Yemen ve Karabağ’daki çatışmalara kadar birbirinden önemli konuların ele alınacağını belirtti. Hayatın her alanında etkisinin yer aldığı koronavirüs salgınının ikili ilişkilerde, ekonomide, alışveriş yöntemlerinde ve daha birçok alanda köklü değişiklikler yapmayı zorunlu kıldığına sözlerinde yer verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca medya, siyaset ve uluslararası ilişkilerin de bu değişim dalgasından etkilendiğini dile getirdi.
“Denetimin Olmadığı Dijitalleşmenin Bizi Götüreceği Yer Faşizm’dir!”
Son zamanlarda, dünya genelindeki vatandaşlar tarafından popüler olarak kullanılan yeni medya araçlarının özellikle koronavirüs salgını nedeniyle daha da yaygınlık kazandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece ticari açıdan değil basında da dijitalleşmenin öne çıktığını söyledi. Bunun yanı sıra geleneksel medyanın etkisinin hala devam ettiğine; ancak dijitalleşme ile yeni bir gerçeklikle karşı karşıya gelindiğine işaret eden Cumhurbaşkanı “Hayattaki her şey gibi teknoloji de insan hayatını kolaylaştırmak için vardır. İnsanı maddi ve manevi varlığıyla bir bütün olarak gören dijitalleşme, hepimiz için hayırlı neticeleri beraberinde getirecektir. Ancak hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır. Son yıllarda sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla, maalesef bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanıyor. ‘Sınırsız özgürlük’ başlığı altında tamamen denetimsiz bir alan oluşturularak, yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet veriliyor. Kimi zaman mevcut hukuk düzeninin bile yetersiz kaldığı bu durum, ‘siber zorbalık’ başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, çoğu kez şikâyetlerini ulaştırabilecekleri ne bir muhatap, ne de haklarını arayabilecekleri hukuki bir mecra bulabiliyor. Kötülük yapanın, suç işleyenin yanına kâr kaldığı bir düzenin adı özgürlük olamaz” dedi.
“Özgürlük-Güvenlik Dengesini Gözettik!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijitalleşmenin getirdiği bir başka boyutun da sosyal medya platformlarının, artan mağduriyetleri önleyecek bir çabanın içine dahi girmemesi olduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletlerin vatandaşlarını koruma gayesiyle attığı iyi niyetli adımlar ise hemen ‘özgürlüklere müdahale’ parantezine alınarak, akim bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye olarak bir süredir bu konuda yaşanan haksızlıkları dile getiriyor, kimsenin, hiçbir şirketin hukukun üstünde olmadığını vurguluyoruz. Geçen aylarda yürürlüğe giren kanuni bir düzenlemeyle sosyal medya şirketlerine ülkemizde temsilci bulundurma zorunluluğu getirdik. Bunu yaparken de uluslararası hukukun bize tanıdığı yetki çerçevesinde, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek hareket ettik. Vatandaşlarımızı, bilhassa da yetişkinlere nazaran daha hassas durumda olan çocuklarımızı korumayı amaçlıyoruz. Temennimiz, kendilerini hukukun dışında gören bu kurumların, ülkemizin iyi niyetli çabalarına gönüllü bir şekilde destek vermesidir. Aksi takdirde Türkiye, her şart altında vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecektir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı, günümüz dünyasında yapılan çalışmaların uluslararası kamuoyuna ulaştırılmasının giderek daha önemli olduğunun üzerinde durarak, Türkiye’nin maalesef dijitalleşme konusunda uzunca bir süredir sıkıntı yaşandığını bildirdi.
“Fransa’da Orantısız Müdahalelerden Bahsetmediler!”
Erdoğan, Türkiye’nin ülke içinde yaşadığı büyük değişimin ve uluslararası alandaki başarılarının dış dünyada layıkıyla yer edinemediğini şu sözleriyle ifade etti:
“Hatta çoğu durumda başarılarımız yok sayılarak ya da çarpıtılarak, olduğundan farklı bir şekilde aktarılıyor. Gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerdeki oryantalist kalıplara uygun cevaplar bulmak için Türkiye’ye bakılıyor. Özellikle 2013 senesinden itibaren Gezi Olaylarıyla başlayan süreçte, ülkemiz çok ciddi haksızlıklara, çifte standartlara maruz kalmıştır. Sokakları yakıp yıkanlar, 24 saat canlı yayın yapan uluslararası medya kuruluşları tarafından, barışçıl göstericiler olarak lanse edilmiştir. Suriye’de yüzbinlerce sivilin kanını döken bölücü terör örgütü mensupları, batılı sözde prestijli dergilerin kapağını süslemiştir. Ama aynı olaylar daha sonra Avrupa’nın farklı ülkelerinde yaşanınca, bize basın özgürlüğü dersi verenler, üç maymunu oynadılar. Paris’in göbeğinde haftalarca süren sarı yeleklileri görmezden geldiler. Fransız polisinin göstericileri kör eden orantısız müdahalelerinden hiç bahsetmediler. Fransız devlet organlarının medyaya yönelik ablukası karşısında eleştirel tek cümle kurmadılar”
“İnsanların Bir Arada Yaşama İradesini Zehirliyor!”
Erdoğan, “Sokak ortasında elleri havada katledilen Filistinli çocuklar, sözüm ona bu bağımsız medya organlarında haber değeri dahi taşımıyor. Daha birkaç gün önce Filistinli bir yaralıyı taşıyan ambulansın durdurularak, yaralının apar-topar gözaltına alınmaya çalışılması, uluslararası basında hiçbir tepkiye neden olmadı. Hemen her gün şahsımı hedef alan iğrenç manşetleri ise burada söyleme gereği dahi duymuyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı sözlerine ayrıca şunları ekledi:
“Medya organlarının İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına bayraktarlık yapması, gerçekten utanç vericidir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sergilenen çirkeflikler, farklı din ve kültüre mensup insanların bir arada yaşama iradesini zehirlemektedir. Şayet bu nobran tavra bir ‘dur’ denilmezse, bunun acısını Avrupa’yla beraber tüm insanlık çekecektir”
“Adaletin Sesi Oluyor!”
TRT yıllar boyu “özü sözü insan” deyişiyle Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olmuştur. Erdoğan bu konuda TRT’ye ve TRT World’e önemli sorumluluklar düştüğünü şu sözlerini kullanarak ; “TRT World’ün, yeni bir dil ile hikâyeyi yeniden anlatmak, mikrofonu konuşturulmayanlara uzatmak, kamerayı görülmeyenlere çevirmek hedefini, son derece kıymetli buluyorum. Uluslararası medyanın tekdüzeleştiği günümüzde, TRT World haksızlıklara karşı haklının, zalimlere karşı mazlumun, adaletsizliklere karşı adaletin sesi oluyor” ifade etti.