10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü sebebiyle Avrupa Birliği İnsan Hakları Kısa Film Yarışmasının bu yıl onuncusu düzenlendi. Batman’daki Ilısu Barajı’nın suları altında kalan bir mezarın taşınma hikayesinin anlatıldığı, Diyarbakırlı yönetmen İsmail Çeçen tarafından çekilen “Şin” adlı film ‘En İyi Film’ seçildi.
90’a yakın film başvurusunun bulunduğu Kısa Film Yarışması’na, İnsan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği kategorilerinde olan 18 film finale kaldı. Yarışmada toplam 7 film ödül aldı. İnsan hakları kategorisinde, yas anlamına gelen “Şin” isimli film ‘En İyi Film’ seçildi. Yarışmanın jüri koltuğunda yapımcı-yönetmen Semra Güzel Korver, gazeteci Doğan Şentürk, akademisyen Nezih Orhon, oyuncu Songül Öden ve eleştirmen-oyuncu Emrah Kolukısa, görev yaptı.
Çekimleri bir hafta süren filmde yönetmen Çeçen’in kardeşi ve yeğeni rol alıyor. Filmde, mezarının taşınmamasını vasiyet eden, ancak vasiyeti yerine getirilmeyen bir kişinin hikayesi anlatılmakta.
Filmin çekim süreciyle ilgili açıklama yapan yönetmen Çeçen, önce aileyi filmde oynatmak istediğini; ancak ailenin bu teklifi kabul etmediğini şu sözleriyle açıkladı: “Ben o aile ile konuştum, ‘Niye öyle yaptınız?’ dedim. ‘Her Perşembe gidip babamızın mezarını ziyaret ediyordum, sular altında kalmasına gönlüm razı olmadı’ dedi. Babası yemin ettirmiş ona, ‘Mezarımı taşımayın’ demiş. Bunun gibi yüzlerce olay var. Bu, onun hikayesini anlatıyor. Anlatmak istediğim, bir insanın ölüsüyle iki defa yüzleşmesidir. Oradaki insanları oynatmak istedim, onlarla konuştum ama ‘Biz bunu kaldıramayız, bu acıyı iki kez kaldıramayız’ dediler. Bu nedenle abim ve yeğenimi oynattım. Ortanca kuşak ve ilk kuşak, mezardaki dede, oğlu ve torunu. Torunun masumiyeti üzerinden bu hikayeyi anlatayım dedim. Bir kuşağın ve köyün yok oluşunu anlatmak istedim.”
Yaptığı filmlerle daha önce 12 ödül alan yönetmen Çeçen, bu kısa film ile Avrupa Birliği’nden ikinci kere ödül alarak, birincilik beklemediğini ifade etti. Çeçen, mutluluğunu “Burası doğal platodur, en çok insan hikayelerinin olduğu yerdir, ‘öteki’ dedikleri hikayelerin gün yüzüne çıkması, bu hikayelerin dünyanın dört bir tarafında izlenmesi benim için çok büyük bir gururdur. İnsanların farklı bir perspektifle aktarılan bu hikayeleri bilmesi benim için en büyük başarıdır. Yakın zamanda uzun metrajlı sinema filmi çekeceğim, şu anda onun hazırlıklarını yapıyorum. Ama önce bu filmin yurt dışında iyi gezmesini sağlayacağım. Bu Avrupa Birliği ödülü de ona ön ayak oldu. Hikayeyi dünyanın dört bir tarafını duyurayım, sonra kendi uzun metraj filmimi çekeceğim. Konu sınırlaması olduğu için ve dar olduğu için 90 film gönderilmişti. Hepsi de konusu insan hakları idi. Çok iyi filmler de vardı, açıkçası beklemiyordum. Jüri açık ara en iyi film ödülü verdi. En iyi film olması beni çok sevindirdi. Bekliyordum ama en iyi beklemiyordum” sözleriyle dile getirdi.